İcra ve iflas hukuku, borçların ödenmesi konusunda meydana gelen uyuşmazlıkların çözülmesi için uygulanan hukuki bir disiplindir. İcra ve iflas hukukunun temel amacı, alacaklıların borçlarından alacaklarını tahsil etmelerini sağlamak ve borçluların ödeme güçlükleri nedeniyle hukuki düzeni sağlamaktır. Bu hukuk dalı, özellikle 2004 sayılı İcra İflas Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu gibi yasal düzenlemeler ile belirlenmiştir.
İcra takibi, bir borçlunun borcunu ödememesi durumunda alacaklının başvurabileceği bir hukuki yoldur. Alacaklı, borçlunun mal varlıklarına el koyulması amacıyla icra takibi başlatabilir. Bu süreçte, alacaklının icra dairesine başvurması ve alacaklı olduğu borcun varlığını ispatlayacak belgeleri sunması gerekmektedir. İcra takibi süreci, borçlunun malvarlıklarının satışa çıkarılmasını ve alacaklının alacağını tahsil etmesini sağlar.
İcra ve iflas hukuku, borçluların borçları ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda uygulanacak haciz ve iflas işlemleri ile de genişlemektedir. Haciz işlemi, borçlunun mal varlıklarına el konulması ve bu malların satılması sürecidir. Eğer borçlu ödeme yapmazsa, alacaklılar mahkeme kararı ile borçlunun mal varlıklarını haczedebilirler. Eğer borçlu, ödeme gücünü kaybetmişse, alacaklılar iflas davası açma yoluna gidebilirler. İflas, borçlunun tüm mal varlıklarının satılması ve borçlarının ödenmesi sürecidir.
İcra takibi, borçluya karşı başlatılacak hukuki bir süreçtir ve alacaklının alacağını tahsil edebilmesi için gerekli olan resmi işlemleri içerir. İcra takibi, borçlunun ödeme yapmadığı durumlarda alacaklının başvurabileceği ilk adımdır. İcra takibi başlatabilmek için, alacaklının öncelikle icra dairesine başvurması gerekmektedir. İcra takibi süreci, genellikle icra takip talebi ile başlar. Bu talep, alacaklının borçludan alacaklı olduğuna dair gerekli belgelerle icra müdürlüğüne başvurması şeklinde yapılır.
İcra takibi için, alacaklının öncelikle borçlunun ödeme yapmadığını kanıtlaması gerekir. Bu kanıtlar genellikle borçluya ait ödeme emirleri, senetler veya sözleşmeler gibi resmi belgeler olur. İcra takibi başladığında, alacaklı, borçlunun mal varlıklarına el konulabilmesi için mahkemeye başvurabilir.
İcra takibi süreci sırasında, alacaklının icra dairesine başvurmasının ardından, borçluya icra emri gönderilir. Borçlu, bu emir üzerine ödeme yapmayı kabul etmezse, alacaklı, icra müdürlüğünden haciz işlemleri başlatmasını talep edebilir. Haciz işlemi, borçlunun mal varlıklarının satılması ve elde edilen bedelin alacaklıya ödenmesi için yürütülen bir süreçtir.
İcra takibinde, borçlunun itiraz etme hakkı vardır. Borçlu, icra takibini itiraz ile durdurabilir. İtiraz edilen durumlarda, itirazın geçerliliği konusunda mahkeme tarafından bir karar verilmesi gerekir. Bu süreç, taraflar arasındaki anlaşmazlığın çözüme kavuşturulmasını sağlar.
İcra takibine başlandıktan sonra, borçlunun hakları ve itiraz süreci önemli bir yer tutar. Borçlu, alacaklının başlattığı icra takibine karşı belirli süreler içinde itiraz hakkına sahiptir. Türk İcra İflas Kanunu, borçlunun itiraz etme hakkını 7 gün ile sınırlamaktadır. Bu süre zarfında borçlu, icra takibine itiraz dilekçesi ile karşı çıkabilir.
İtiraz, borçlunun alacaklının icra takibini hukuki olarak geçersiz kılmaya çalıştığı bir savunma aracıdır. Borçlu, itiraz ettiğinde icra işlemi durdurulur ve itirazın geçerliliği konusunda bir mahkeme kararı verilir. Borçlunun itirazı kabul edilirse, icra takibi sonlandırılır ve alacaklı tekrar mahkemeye başvurmak durumunda kalır. Ancak borçlunun itirazı reddedilirse, icra takibi devam eder ve alacaklı, haciz işlemi gerçekleştirebilir.
Borçlu itiraz hakkını kullanmakla birlikte, aynı zamanda geçici ihtiyati tedbir talebinde de bulunabilir. Bu durumda, borçlu malvarlıklarının haczedilmesini engellemeye çalışabilir. Ancak, ihtiyati tedbir kararı alınsa bile, alacaklının haklarını geri almak için icra işlemlerine devam etmesi gerekecektir.
İflas davası, borçlunun ödeme gücünü kaybetmesi durumunda başlatılabilen bir süreçtir. İflas davası, borçlunun tüm malvarlıklarının tasfiye edilmesi ve alacakların ödenmesi amacıyla açılır. Türk İcra İflas Kanunu'na göre, iflas davası, borçlunun ödeme güçlüğü içinde olduğunu ve borçlarını ödemek için yeterli malvarlığına sahip olmadığını gösteren bir durumdur.
İflas davası açılabilmesi için borçlunun, genel ödeme gücünü kaybetmesi ve ödemelerini düzenli yapamaması gerekmektedir. Ayrıca, iflas talebinde bulunan alacaklının, borçlunun en az 2 alacaklısına karşı borçlarını ödememesi ve ödeme yapamaması durumu ile ilgili somut delillere sahip olması gerekir.
İflas davası açıldığında, borçlunun tüm malvarlığına el konulabilir ve bu malvarlıkları iflas masası altında birleştirilir. İflas masası, alacaklılar arasında adil bir şekilde paylaştırma yapılması için oluşturulur. İflas kararı alındığında, borçlu artık ödeme yapamaz hale gelir ve tüm mal varlıkları tasfiye edilerek alacaklılara dağıtılır.
İflas davası açmadan önce, borçlunun ödeme yapma olasılığı ve borçların yapısına göre, alacaklıların öncelikli alacaklar ve sonraki alacaklar şeklinde bir sıralama yapmaları gerekebilir. Bu sıralama, iflas sürecinde malvarlıklarının nasıl dağıtılacağı konusunda karar verilir.
Haciz işlemleri, alacaklının borçlunun mal varlıklarına el koyarak bu malları satmak suretiyle alacağını tahsil etmesi sürecidir. Haciz işlemleri, icra dairesi tarafından yürütülür ve genellikle alacaklının başvurusu üzerine başlatılır. Haciz işlemi, borçlunun taşınmaz mal varlıkları, taşınmaz mallarındaki ipotek gibi haklar ya da taşıma ve satım kabiliyeti olan malları kapsayabilir.
Haciz işlemi, borçlunun mal varlıklarına el konulmadan önce ihtarname gönderilir. Haciz, borçluya tebligat yapılmasını takiben başlar. Borçlunun mal varlıklarının haczedilmesiyle, alacaklıya alacağını tahsil etme hakkı doğar. Haciz işlemi sonunda, taşınmaz mallar ya da diğer haczedilen mallar açık arttırma ile satılır ve elde edilen para, alacaklıya ödenir.
Haciz sırasında, borçlunun mal varlıklarının hangi kısmına el konulacağı ve alacaklıların alacaklarını tahsil edebilmesi için hangi mal varlıklarının kullanılacağı konusunda belirli yasal düzenlemelere uyulması gerekmektedir. Ayrıca, haciz işlemi sırasında mahkeme kararı veya icra dairesi talebi ile haciz işlemi geçerli olur.